Halkın ağzında şekillenerek, ağızdan ağıza dolaşan ve çok defa olağanüstü nitelikler taşıyan hikayelerdir. İran’da doğan İnegöl yakınlarında vefat eden Geyikli Baba’nın efsanesi de geçmişten bugüne gelmiştir.
Bursa’nın alınışı sırasında kimi ermişlerin düşmanı yararak askerlere yol gösterdiği inancı yörede yaygındır. Bu ermişlerden biri de Geyikli Baba’dır. Geyikli Baba Azerbaycan’ın Huy Kasabası’ndandır. Bir geyiğin sırtında Bursa ‘ya girmiştir. Altmış okkalık kılıcıyla düşmanı yararak askerlere yol açar. Bursa alınıncaya kadar savaşı sürdürür. Gün batarken bir kestane ağacının yanında yiter. Savaşa nasıl katıldığı anlaşılamaz. Bursa alındıktan sonra Uludağ’da geyiklerle yaşadığı söylenir.
Orhan Bey iki yük rakı ve iki yük şarap göndererek, onu huzuruna çağırtır. Geyikli baba bunları bir kazanda kaynatır. İçine pirinç atarak zerde yapar. Bir çanak da Orhan Bey’e göndererek gelemeyeceğini bildirir. Nedenini de şöyle açıklar:
-Dervişler göz ehlidir, gözetirler. Vaktinde giderler ki duaları makbul ola.
Bir süre sonra bir kavak fidanıyla Bursa’ya gelir. Onu saray avlusuna diker. Durum Orhan Bey’e haber verilir. Orhan Bey gelir ve dikilen fidanı görür.
Geyikli baba şöyle der:
-Uğur saymamızdır. Durdukça dervişlerin duası sana ve soyuna makbuldür.
sözünü bitirir bitirmez oradan ayrılır. Orhan Bey de ardından giderek oturduğu yere varır. Eliyle İnegöl yöresini göstererek:
-Geyikli baba, Bu İnegöl çevresi tümüyle senin olsun, der.
-Mülk mal Allah’ındır. Ehline verir. Biz onun ehli değiliz, diyerek kabul etmez.
Orhan Bey:
-Ehli kimdir? diye sorar.
Geyikli baba
-Hak Teala dünya mülkünü senin gibi hanlara ısmarladı. Malı da iş ehline ısmarladı ki birbirleriyle iş görsünler. Bizlere gün yeni , nasip olan rızık daha yeni, karşılığını verir.
Bu arada bir tepeciği göstererek, oranın dervişler avlusu olmasını ister.
Aradan uzun yıllar geçer, derviş ölür. Orhan Bey ona kubbeli bir mezar yanına da bir tekke ve bir mescit yaptırır. Yöre halkının atak yeri olan tekke, Geyikli baba tekkesi olarak anılmaktadır.