Evlerimiz aslında bizim ruh halimizin ve tarzımızın yansımasıdır. ve bizim zevklerimizi yansıtmalıdır. Bu açıdan değerlendirmek gerekirse evlerimizin de ruhumuz gibi bir karakteri, bir duruşu olması gerektiğini söylemek gerekir.
Mesela; evimizdeki mobilyalar ; mütevazı, olabildiği gibi kibirli ve kendini beğenmiş de olabilir.
Mekan içerisindeki eşyaların biçimsel özellikleri, hakim olan renk tonları duvardaki tablolar ortamın aydınlatması gibi faktörlerin bir arada oluşturduğu ortam ve yaşayan kişiler üzerimizde yarattığı moral etkisi…
İşte burada yapılmak istenen kişiliğimize, yaşam biçimimize kültürel yapımıza ve önemlisi ihtiyaçlarımıza uygun yüksek motivasyonlu mekanlar yaratmak.
Bu Etkiyi nasıl yapacağız ve nelere dikkat edeceğiz? Ve bu konudaki Moda akımları nelerdir? Moda akımlarını evimize nasıl uygulayacağız?
1.Yaşadığımız çağa uygun farklı, özgün olmak ve bunu kendi yaşadığımız evimize yansıtıp uygulamak önemlidir.
Bunu yaparken dünyada ve yaşadığınız ülkenin neler yapıldığına bakarak trendsetteri takip etmek gerekir. Ancak burada önemli olan bir denge oluşturmak ve Bu tarz moda diye sunulan gelir geçici akımların esiri olmadan şıklığı rüküşlüğe, özeni özentiye kurban etmeden detaylı biçimde hareket etmeliyiz.
Modern bir yaklaşımla işlevsel yaşam tarzınıza ve zamanın ruhuna uygun seçimler yaparak detaylandırabilirsiniz.
2. Örneğin; Sadece güzel diye doğru ölçü olarak evimize ya da rahatlığa uygun olmayan bir koltuk seçmemeliyiz. Evler artık eskisi kadar büyük değil ve küçük salonlarda yaşıyor daha küçük yatak odalarına sığmaya çalışıyoruz.
Burada işlevsellik ön plana çıkıyor. Yani mobilya ve eşya seçiminde ilk bakacağımız özellik işlevsellik olmalıdır… Seçimlerimizi bunu gözeterek yaparsanız , mekanın ölçü ve özelliklerini göz ardı etmez… Mimaride moda olan şeyler değiş akımlar olur ve kısa dönemli değil uzun dönemde değişiklikler gösterir. Bu doğrultuda tercihleriniz minimalist çizgiler yönünde olmasında fayda var.
Ayrıca “Mekanın da ruhu vardır” sözüyle olgunlaşma sürecinden bahsetmek gerekir ve mekan içinde yaşanmışlıklarla gerçek kimliğine kavuşturur.
3.Renk seçiminde ise; sadece moda diye bizim iç dünyamızı olumsuz etkileyecek, eşyalara ve evinize uygun olmayan bir renk tercih edilmemeli. Şu renk moda uygun değil çok demode diyerek renk skalasına ve yaşadığınız yere haksızlık etmeyin.. Unutmayalım ki yeşil sadece yeşil, mavi sadece mavi değil. Bugün ve gelecek yıllar için için elimizdeki imkanlarla milyonlarca renk tonu bulmak ve sayısız kombinasyon yapmak mümkün
Neden Hayatın içindeki kendi rengimizi aramaktan vazgeçelim ki?
4. Dekorasyonda dikkat etmemiz gereken unsurlardan biri sadece biçim ve renk midir?
Tabi ki koca bir hayır’la cevap vermek istiyorum…
Işıklandırma ve Aydınlatmadan kullanılan renkler, ve aksesuar seçimleri, Kullanılan akıllı asansör sistemleri de de unutmamak gerekir. Ve Aydınlatma seçiminde sade armatür sabit seçimlerle sınırlandırılmamalıdır.
Aydınlatma sistemleri İçindeki ampulün renk özellikleri konusunda doğru seçim sadece mobilya ve objelerinizi görünür kılmakla kalmaz ruh halinizi de etkiler. Bu seçimleri yaparken aydınlatmanın verdiği ışık şiddeti değil tonunun ve sıcaklığının derecesine ve kullanılan araç gereçlere dikkat ederek Ve yeni nesil teknolojileri kıllanarak yeni bir yaşam ortamı yaratabilirsiniz. Özellikle dekorasyonda aksesuar olarak dekoratif tablolar kullanabilirsiniz.
İçinde yaşadığımız mekanları dekore ederken kendimiz gibi davranmaya, fonksiyonu, ergonomiyi ve verimliliği göz ardı etmeden seçimlerimizi rengin ve ışığın kendi içindeki dengesine dikkat etmelisiniz… Eğer bu dengeyi kuramazsak yapmak istediğimiz çabalarımız boşa gidecek ve kendimizi mekana ait hissedemediğimiz gibi ihtiyacımız olan iç huzuru da bulamayacağız. Sıcak, samimi ve içtenlikli yaşam alanlarımızı özentili gibi değil kendimiz gibi davranarak yaratabiliriz. Sonuç olarak içimizdeki yaşadıklarımız ve yansıttıklarınız en büyük zenginliktir…Bu zenginliği ve bu dekorasyon inceliklerini bir nefis bir kahve ile taçlandırmak hakkınızdır diyorum diyor ve yazımı sonlandırıyorum…