KÖY HAYATINA DÖNÜŞ

Günümüz yoğun iş programları koşturması sıkıcı stresli döngüsünün bir türlü rahata kavuşmayı sağlamayan girdaba sürükleyen insanları birbirine kırdıran git gide yangın yerine dönen metropol hayatı hepimizin dert yandığı sıkıntı birbirimizin ortak noktası.

Herkesin birbirine özenerek aldığı lüks mobilya pahalı evler villalar uğruna ödenen krediler havuzlu sitelerde oturmak için verilen çabalar en son model çıkan arabaya sahip olma tutkusu derken girilen yarış içerisinde kasırgaya yakalanmış Amerikalılar gibi oradan oraya kaçışıp en iyi şekilde kendini köy hayatına atarak kurtarabilmesidir.

Tavuk horoz inek derken çiftlik hayatına iyiden iyiye özenen insanların sayısı günden güne o kadar arttı ki özellikle bir kaç ünlü ismin bu yaşantıyı seçmesinin ardından popülerite olarak algılandı. Aslında özü bu değil miydi insanlığın topraktan geldik toprağa gideceğiz neydi bu denli yarışa sürükleyen neyin çabasına girişti bu !!!

Teknolojinin çığ gibi büyümesinin ardından gelen akım en son üretilen cihazlara en erken sahip olma arzusu. Özellikle genç kesimde hızlıca artış gösteren tembellik yatak telefon ve priz ile aralarındaki değişmez bağ durumların ne kadar içler acısı olduğunu gösterir nitelikte.

Doğma büyüme İstanbullu biri olarak ” Evet babamda İstanbullu dedem de onun dedesi de ) 🙂 O kadar çok bu tepkiyi alıyorum ki artık her seferinde açıklama yapıyorum !!! İstanbul’da buraya ait olmayan o kadar çok insan mevcut ki illa ki bir köken istiyor tabi insanlar 🙂 Anlatmak zor olsa da bazen annemin memleketini söyleyip kendime kaçış yolları bulmuyor değilim.

Konuyu fazla uzatmadan Anne tarafından Çerkeziz Balıkesir’in Akçay ilçesine bağlı küçük bir beldede her yaz mütemadiyen tatil yapmaktayız evet orası da maalesef köy yaşantısının bulunmadığı şirin bir tatil kenti.

Her yaz gittiğimde köy yollarından geçmek ister Zeytinli ye uğrar piknik yapmak isterim, kendimi buluyorum yalan yok huzur kokuyor aslında zeytin kokuyor 🙂 her yer sıkma zeytinyağı üretim yeri ama olsun memleketim burası diyorum çocukluğum gençliğim kaçış noktam uzaklaşmam hepsi burası…

Lafın özü İstanbullu olmak ayrıcalık değil insan yeşile de hasret kalıyor. Önceleri gitmek çok zor olsa da yapılan yol çalışmaları düzenlemeler kısaltılan yollar köprüler derken 8-9 saat süren yol artık tam tamına 4-4.5 saat civarı sanırım herkesi köylerine göndermek istiyorlar 🙂

Maalesef ki mümkün olamıyor öyle değil mi ? burada süre gelen yaşam sosyallik daha doğrusu yaşanılan asosyallik birbirinden hızlıca kopan akraba ve arkadaşlık ilişkileri birbiri ardına dönen tezgah çevirilen dolaplar insanı ister istemez sürüklüyor. Oysa ki köy yerinde dedikodu daha çok organiklik sosyallik sağlık 🙂 Ne ararsanız sık sık her köşede karşınıza çıkıyor kaldırım kenarlarından akan su yolları her sokakta mütamadiyen bulunan meyve ağaçları çeşmeden akan kaynağı dağdan gelen buz gibi suları taş fırından yeni çıkmış ekşi mayalı ekmekler.

Metropol mü Köy mü ? Hangisi daha sağlıklı tartışmayalım ne dersiniz !!  Telefonlarımızı elimizden bıraktığımız kafamızı kaldırıp şöyle bir sağa sola baktığımızda yeşili maviyi gördüğümüz kayalıkların tepesine çıkıp iki kolumuzu sağa sola açarak özgürlük ifadelerini haykırabileceğimiz bir ortam yaratılsa kimse bu halde olmazdı diye de düşünmeden geçemiyorum.

Tam 9 gün süren bayram tatilinde tecrübe etmiş biri olarak söylüyorum aktif cep telefonu kullanmadan ve sosyal medya da yapmış olduğum tatile ait hiç bir görüntü paylaşmadan hayatta kalmayı başardım…

Evet ayaklarımı denizi kumu güneşi çocuğumun kıyıda yaptığı kaleyi çekmek yerine oturup onunla kumdan  kale yaparak ona neler kattığımın benimle ve babasıyla eğlenirken neler öğrendiğini gördüm yanı sıra hala nefes almaya devam edebildiğimi ve bağımlı olmadığımı da görünce içimde oluşan sevinci anlatamam.

Ne kadar acı neleri düşünüp tartıyoruz öyle değil mi? Ama ben buna mecbur bırakılan bir anneyim gelecek nesile yetiştirdiğim bir birey var ve bunun yanı sıra yarına neler olabileceğini ve benim nasıl bir insan olduğumu yansıtacak bir evlat bu nedenledir ki eleştirilerimin bu denli tatlı sert olması evet kimse bir şeyleri göstermekten kaçınmıyor çocuklarının fotoğraflarını izin almadan ileride ne yaşar diye utanır mı sıkılır mı diye düşünmeden paylaşabiliyor üzgünüm gerçekten acı verici…

Bundandır Köy Hayatına Hızlı dönüş hiç bir köy yerinde buna vaktiniz kalmıyor saateleriniz o  kadar verimli geçiyor ki oksijen seviyesinin yüksek ve tüm vücudunuzun gece boyu dinlenmiş olduğunu hissedip erkenden güne başlamanın verdiği ve yapılacak işleri ardına ardına ekledikten sonra tüm gün akıp gider ellerinizden ve yüzünüzde gülümseme akşam yemeğinde birlik acıda beraberlik görürsünüz üzülürsünüz geç kaldığınıza şimdi ise hiç bir şey için geç olmadığını fark edin…